İnsanlar fiziksel açlıktan ziyade tatmin edici zevk veren bir deneyim arayışıyla besin tüketimi yapabiliyor. Bu durumda insanları yüksek kalorili ve tatlandırıcı gıdalara sevk edebiliyor. İşte çağın yeni hastalığı Hedonik Açlık da burada devreye giriyor.
Yapılan araştırmalar, hedonik açlığın giderek arttığını ve bunun toplumda beslenme alışkanlıklarını ciddi şekilde etkilediğini ortaya koyuyor. Hedonik açlık bireysel tercihlerle değil aynı zamandan kültürel ve çevresel faktörlerle de ilişkili oluyor.
SOSYAL MEDYA TETİKLİYOR
Hedonik açlığın en büyük tetikleyicisi de ise sosyal medya oluyor. Acıktığımız zamanlarda lezzetli yiyecekler görmek beynimizde haz alma ve bağımlılık hormonu olan dopamin salınımına sebep olur. Bu sebeple iştahımız açılır. Bu anlarda sosyal medya paylaşımları ve reelsler tetikleyici bir unsur oluyor.
TOKUM AMA YERİM DİYORSANIZ SIKINTI BÜYÜK
Günlük hayatta yemek konusu olunca ‘Tokum ama yerim’ cümlesi gelişi güzel kullanılsa da Hedonik Açlık riskini bünyesinde barındıran ciddi bir tehlikeyi içeriyor. Özellikle stresli günde hedonik açlık tetikleniyor ve kişi yerken mutlu olsa da yemek sonrası ‘Aslında toktum’ diyerek pişmanlık duyabiliyor. Bu da sadece pişmanlıkla kalmayıp tansiyon ve diyabet gibi hastalıklara yol açabiliyor.
